Kök Hücre Tedavisiyle Yeniden Doğan Ünlüler
YAZAR
David Beckham, Burcu Esmersoy, Margot Robbie ve Harry Styles gibi ünlülerin yüz gençleştirme için kök hücre kullanmasıyla bu teknoloji hızla viral oldu. İnsanlar sürekli olarak cildi gençleştirebilecek yeni seçenekleri arıyor. Dermal dolgulardan, Botoks'tan ve diğer güzellik uygulamalarından daha doğal görünen işlemlere doğru bir yönelim söz konusu. Kök hücreleri düşündüğünüzde, muhtemelen aklınıza gelen ilk şey, doktorların çeşitli hastalıkları tedavi etmek için kullandığı yardımcılar olması.
Ancak plastik cerrahlar ve dermatologlar da genç bir görünüm elde etmek, hasarlı cildi tedavi etmek ve genel gençleşmeyi artırmak için yüz için kök hücre enjeksiyonlarına yöneldiler. Kök hücre tedavisinin ne olduğunu, işlem öncesi ve sonrası ne beklemeniz gerektiğine daha yakından bakalım.
Kök Hücre Bakımını Nedir?
Yüz için kök hücre tedavisi, cildi gençleştirmek için kişinin kendi kök hücrelerini kullanan bir terapidir. Bunlar, hastanın veya donörün yağ dokusundan veya kemik iliğinden toplanan farklılaşmamış, olgunlaşmamış hücrelerdir. Hücreler daha sonra işlenir ve yüz derisine geri enjekte edilir.
Prosedür, kök hücrelerin yenileyici özelliklerinden yararlanarak kolajen üretimini teşvik etmeyi, cilt elastikiyetini artırmayı ve kırışıklıkların ve ince çizgilerin görünümünü azaltmayı amaçlamaktadır.
Cilt ne zaman ve nasıl yaşlanmaya başlar?
Cildimizde yaşlanma 28-30 yaşlarında başlar. Bunun nedeni, bağ dokularının ve kolajen üreten fibroblast hücrelerinin her yıl %2 oranında ölmeye başlamasıdır. 30'lu yaşlarda başladığını varsayarsak, 40 yaşına geldiğimizde cildimizdeki fibroblast hücrelerinin %20'sini kaybederiz, bu da cildimizi gergin tutan bağ dokularının ve cilde kalite veren kolajenin, yani cildimizin gençliğinin %20'sini kaybettiğimiz anlamına gelir.
Çizgiler, sarkmalar ve yaşlanma belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Fibroblast hücreleri bir ağ gibi birbirine çapraz bağlanmıştır. Bu hücreler ölmeye başladığında, ağ kırılmaya başlar; kısacası, bağ dokusu aşağı doğru inmeye başlar.
Kolajen üreten dokular da deforme olur ve cildimiz kolayca kırışır ve yaşlı bir görünüme bürünür. Hücre ölümü yaşımız ilerledikçe devam ettiği için cildimiz giderek daha yaşlı görünür.
Yüz Gençleştirmede Kök Hücrelerin Rolü
Yaşlanma, cildin yenilenme ve iyileşme sürecini doğal olarak yavaşlatır. Kök hücre yüz bakımı, yenilikçi ve kişiselleştirilmiş bir çözümdür. Cilt yapısını iyileştirir, böylece dokusunu, rengini ve doygunluğunu artırır.
Hacim kaybı, yaşlanmanın önemli bir göstergesidir ve kök hücre tedavisi, daha genç bir görünüme yol açan hacmi geri kazanmamızı sağlar.
Kök hücre cilt tedavisi ne kadar sürer?
İlk aşamada kök hücre üretimi için gönderilecek dokunun alınması en fazla 15 dakika sürmektedir. Hücrelerin Sağlık Bakanlığı onaylı kök hücre laboratuvarında çoğalması 30-45 gün sürmektedir. İlk uygulama doku alındıktan 30-45 gün sonra yapılmakta olup diğer 2 uygulama yaklaşık 1 ay arayla yapılmaktadır.
Her uygulama yaklaşık 1 buçuk-2 saat sürmektedir. Fakat tam olarak detayları doktorunuzla konuşmakta fayda var çünkü süreç kliniklere göre farklılık gösterebilir.
Kök Hücreli Yüz Bakımı Dolgu Maddeleriyle Kombine Edilebilir Mi?
Evet, genellikle hastalara Kök Hücre Yüz Germe işlemini hyaluronik asit dolgularıyla birleştirilebilir. PRP'ler, kolajen üretimini uyarmak için dolguya bağlanır ve daha iyi hacim sonuçları sağlar. PRP'ler ayrıca geleneksel dolguların daha uzun süre dayanmasını sağlayarak daha genç bir cilde yardımcı olur.
Kök hücreli yüz bakımı sonrasında ne beklemeliyim?
Kök hücre yüz bakımınız tamamlandıktan sonra, enjeksiyonlardan dolayı biraz kızarıklık ve hassasiyet yaşayabilirsiniz. Soğuk kompres kullanabilirsiniz, ancak doktorunuz önermediği sürece aspirin veya diğer ağrı kesicileri almayın. Kızarıklık hızla azalır ve kök hücre yüz bakımınızdan sonra normal günlük rutinleriniz aksamaz.
Kök hücre yüz bakımınızdan sonraki haftalarda cildinizin daha sıkılaştığını ve daha genç göründüğünü fark etmeye başlarsınız. Kök hücre yüz bakımının yaşlanma karşıtı etkileri iki yıla kadar sürebilir.
